Arap Edebiyatı

Gazze’nin Meryem’i

Yeryüzünde barış bizim için değil

Ne benim oğlum için ne de senin oğlun 

dedi Meryem, Meryem’e.

Ey toprağımın kız kardeşi

Bu topraklardaki ayak seslerimin kız kardeşi

Ruhumun, namazımın kız kardeşi

Aydınlık kuşluk vaktinin kız kardeşi

Buradaki ulvi ölümümün kız kardeşi

Ölümden ve yaşamdan bize kalanların kız kardeşi

Yeryüzünde barış bizim için değil

Üstümüzdeki gökyüzü bizi görmüyor mu?

Yoksa sırtımızdaki haçlar

Acı kan tarlalarında bizi mi perdeliyor?

Yeryüzünde barış bizim için değil

Barış, düşmanlarımız için Allahım!

Uçaklar için, bir inip bir kalkan ölüm için

Konuşan, dans eden, yalancı ölüm için

Hiçbir şey onu doyurmaz

Ne faciadaki kanımız

Ne güzellikteki kanımız

Ne denizlerdeki kanımız

Ne ovalardaki ne dağlardaki kanımız

Ne topraklardaki ne kumlardaki kanımız

Ne sorudaki ne cevaptaki kanımız

Ne kuzeydeki ne güneydeki kanımız

Ne barıştaki ne savaştaki kanımız

Barış düşmanlarımız için Allahım!

Onların uzak ülkelerdeki hamileri için

Yakın ülkelerdeki hamileri için

Düşman gibi bizi kuşatma altına alan kardeşler için

Bizden sonra harabelerin üzerinde tahtına kurulmak için 

ölümümüzü görmezden gelen her kardeş için

Bir kız çocuğu ayaklarını kaybetmişken 

burada bir kelebeğe yer yok.

Uçaklar varken aşkından ölecek bir sevgiliye yer yok

“Ben ölürsem, hikayemi anlatmak için sen yaşa”

dizesinin sahibi şaire özvgü düzecek şiire yer yok.

Kuşlar ya da sevgililer için deniz yok artık

Elin ülkeleri gibi gökyüzü de bize sırt çevirdi.

Yeryüzünde barış bizim için değil,

Barış başkaları için, başkalarının çocukları için

Barış susuş için

Katliamlardan sonra, katliamlardan önce

Katliamlar arasında 

Barış, biz çığlık attığımızdaki susuş için

Sesimizi çıkarmadığımızdaki susuş için 

Bizi göstererek “Öldürün!” diyen ses için

Bu susuşla bizi öldürüyorlar. 

Yeryüzünde barış bizim için değil

Diktatörler, horozlanan başkanlar ve aciz ordular için

Barış yıkım için

Bu topraklarda çocukları ve yaşlıları

öldürenlerden farklı olmayanlar için

Askerler ve ufku zincirleyenler için

Kan dökenler, şehitleden tiksinenler ve şahitleri öldürenler için

Barış buradaki ya da oradaki despotlar için 

Burada havlayan itleri, orada tıslayan silahları için

Seni göremeyeyim diye şimdi gözlerimi oyanlar için.

Allahım! Her şeyi al ama bizi burada

Denizimizin, sevdiklerimizin mezarlarının

ve evlerimizin yanında bırak

Bir yere gitmeyeceğiz, yakınlarda olacağız

Dilersen canımızı al ya da bizi bırak  

Ne zaman ya da nasıl istersen

Kalbinin gözüne uzak değiliz

Ya da, Allahım, sen kalemiz ol

Gece çöktüğünde ölümden kaçmayacağız

Allahım, ruhunun kapılarında kalacağız

Yani kilisede, camide ve denizde

Yani toprakta ve hurma ağacında

Yani hayatta, burada hâlâ hayat kalırsa 

Ya da, Allahım, bizim canımızı al

Ama bazılarımızı burada bırak

Organlarımız gibi sağa sola saçılan

evlerimizin yıkıntısının yanında

Yeryüzünde barış bizim için değil!

Arzuladığımız, sevdiğimiz, hayalini kurduğumuz 

ve özlediğimiz barış bizim için değil

Annemin düğünde ya da kederde döktüğü 

gözyaşı kadar basit olan barış 

Bir kanat gibi uçan ya da bir yere konan barış 

Bir şarkı kadar güzel barış

Gülüşümüz kadar tanıdık barış

Katledilmeden önceki kedimiz kadar uysal barış

Allahım! O, öldüğünden beri hâlâ aç

Miyavlıyor, özlüyor ve mırlıyor

Kuzeydeki bir odadan 

gündeydeki bir çadıra kadar peşimizden geliyor.

Dünyada barış bizim için değil,

İlkbaharda çocuklarımız gibi sevinecek olsa bile Gazze için değil

Ninelerimiz gibi bizi korumak için 

bin yıldır uyumayan Akka için değil 

Güzel Yafa için değil

Kanımızdan, etimizden, toprağımızdan 

ve dirilişmizden doğan İsa için değil

Dünyada barış bizim için değil

Peygamberimizle ve Kur’an’ımızla yücelttiğin Kudüs için değil

Dünyada barış bizim için değil!

Allah’ım, dünyada barış benim için 

Benim için, sonra senin için

Ruhumun çocukları gökyüzüne, sana yükseldiğinden beri

Parmakları arasında uçuşan kelebekler için 

Onların ceset kalıntıları, inleyen bir gün,

kapı eşiklerinde ve isimlerinin üzerindeki 

güvercin tüylerinden başka bir kalmadı bana burada

Onların parmağı kelebeklerin güneşi ve ufkun yarası

Burada kelebeklere bir şey demedim

onların parmaklarında 

ruhum gibi kanat çırpmalarına

Küller ve çiy arasında gidip gelmelerine izin verdim

Toprağımızda öldürülüp yeniden dirilen

Yirmi bin kişi için şarkı söyleyeceğim, otuz bin için

“Barış, öldürenler, yerinden söküp atanlar ve yakanlar için” demeyeceğim

Onlar buraya gelmeden önce bu topraklarda bizim için barış vardı

Onlardan sonra da bu topraklarda bizim için  barış olacak

Barış bizimdir.

Şiir: İbrahim Nasrallah

Çeviri: Mustafa İsmail Dönmez

Kaynak: Al Quds

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir